İNSAN KAYNAKLARI NOTLARI

İNSAN KAYNAKLARI NOTLARI

5 Aralık 2015 Cumartesi

BİR İK’cının İŞSİZLİK ANILARI

İş hayatı zordur bu hepimizin malumu. Rekabetler, anlaşmazlıklar, hedefler, kaprisler ve daha niceleri… Ama yine de çalışıyorsunuzdur yani her sabah işe giderken ağzınızda okkalı bir küfür her akşam eve dönerken aynı küfürün bir benzeri de olsa ay sonunda bankamatikten az ya da çok bir miktar para geçer elinize.
Kapitalist dünya düzeninde yaşamınızı sürdürmek için çalışmanız gerekmektedir. Ey Marks kulakların çınlasın! Türkiye de ise kredi kartı ekstrenizin en az ödemesini ödemek için çalışmanız gerekir belki de. Paul Lafargue’nin  “Tembellik Hakkı” ise hoş bir bilgiden ibaret günümüz düzeninde. Ödenmeyen her fatura ileriki dönemde kapımızda bir polis memuru ve bir icra avukatı ile sonuçlanacak bir maceraya gebedir. İşin kısası sevgilinizle en sevdiğiniz diziyi izlediğiniz o 3D televizyonun geleceği o faturaları ödemenize bağlıdır. Kim bilir sevgilinizle geleceğiniz bile belki de…
İstifa mektubunuzu yazacak kadar ne yaşadınız diye sormayacağım zira o mektubu yazmaya başladıysanız mutlaka geçerli bir nedeniniz vardır diye düşünüyorum. Mektubu yazıp İK’ya verdikten sonra eğer varsa ihbar sürenizi kullanırsınız. İşkence ilk burada başlar zaten. İstemediğiniz bir arkadaşınızla bir süre tatile gidip aynı odada kalmak gibi bir şey. Güzel yanı bu süre için paranızı alacak olmanız. He eğer kovulduysanız pardon işten çıkarıldıysanız o zaman belki ihbar bile kullandırmazlar direk parasını verip evinize yollarlar. Daha mı iyi? Bilmiyorum olabilir.
Özellikle kendi isteğinizle ayrıldıysanız son günün sonunda sahte gülümsemelerle vedalaştığınız iş arkadaşlarınızı geride bırakıp şirketinizin kapısından çıkarken Cesur Yürek filminin fon müziği arkanızda çalıyormuşçasına mağrur bir şekilde kapıdan çıkıp evinize yol alabilirsiniz. Unutmayın mağrurluk ve mağdurluk arasında sadece bir harf fark var.
İlk günleriniz cicim ayları olarak geçecektir. Nitekim eğer çalışıyorken bir iş bulmadığınızı farz ediyorum. Müthiş kariyer sitelerimizde profilimizi güncellemeye başlarız ilk günlerde, ardından eşe dosta, tanıdığa CV yollama seansları başlar. Televizyon seyrederek vakit geçireceğinizi düşünüyorsanız bayat diziler, evlilik programları ve ultra objektif haber programları sizi bekliyor olacak. Video paylaşım sitelerinden kariyerinizi geliştirebilecek videolar ve kitap okumanızı öneririm zamanınızı değerlendirmek için. İki evi bir arabası olan Ali Bey’in Ayşen Hanım ile izdivacını da izleyebilirsiniz tabi seçim sizin.
İlk zaman ailenizin ve sevdiklerinizin desteğini arkanızda hissedersiniz. Zamanla bu destek eleştiriye dönüşmeye başlar. Düzenli olarak belli aralıklarla ziyaret edilen kariyer sitelerinde düzenli yapılan iş başvuruları çare olmayacaktır komşuların sizin halinizi konuşmaya başlamasına. Günlere muhabbet konusu olmak hiç hoş değil benden söylemesi. Hafta içi mesai saatlerinde telefonla yatıp telefonla kalkıyor olacaksınız kısacası telefonun başında çaresiz bekleyeceksiniz ama İK’cılar aramayacak biliyorsunuz.
Bu süre içinde hata yaptığınızı düşünen eski iş arkadaşlarınızın sizi sürekli arayıp iş bulamadığınızı öğrenip yalancı üzüntülerle telefonu kapatmasına alışın lütfen. Başarınıza sevinmeyenlerin başarısızlığınıza üzüleceklerini düşünmenin saflık olacağını siz de biliyorsunuz. Nazik bir kadının veya erkeğin isminizi teyit ederek başladığı o umutlu telefon görüşmelerinde organize edilen iş görüşmeleriniz olacak. Başı iyi başlayıp sonu acıklı biten Türk filmleri gibi.
Kariyer sitelerinde profilinizi görüntüleyen şirketlerin %10 u (tamamen bu oranı ben uydurdum) sizi görüşmeye çağırır. Belki de o dönemin psikolojisinden size öyle gelir. O nazik görüşme davetlerinden, o mükemmel Türkçe ile yazılmış davet maillerinden sonra gidilen iş görüşmelerinde ne savaşlar ne mücadeleler yaşanır. Sevgili meslektaşların eğer aday işsizse ve başvuruyu da kendisi yapmışsa nasıl da sağlı sollu ataklarla yoklarlar zavallı adayın kalesini. Özlük işlerinde çalışmak istiyor diye fırça yiyeni mi ararsınız kredi kartı borcundan evinin kirasını soranına kadar türlü türlü mücadeleler.
Tabi meslektaşlarım da çok haklı iş aslanın ağzında değil midesinde öyle kolay mı işe alınmak? Hakkını vermesi lazım. 25 yaşını aşmayıp 4 yıl tecrübe isteyen ilanlarından bu çabalarını anlamak pek zor olmasa gerek. Velev ki İngilizceniz yoksa kötü haber birçok ilan size hitap etmeyecektir. Tabi bir çağrı merkezinde Türkçe müşteri temsilciliği yapmak istemiyorsanız. İşin özü bu iş arama sürecinde mülakat savaşlarından güçlü çıkmak için psikolojik açıdan güçlü olmanız gerekmektedir. Çoğunlukla bir mülakatla yetinilmez iki, üç ve hatta dördüncü mülakata kadar gidip gelebilirsiniz. Tabi bu mülakatların sorgu tadında paneli, pek rekabetli grubu da cabasıdır.
Hadi bunları aştınız tebrik ederim geldik ücret konusuna. Türkiye mantığı bellidir az para çok iş. Zaten işsizsiniz e işsizlik almış yürümüş, bu şartları göz önünde bulundurun maaş miktarı belirtirken. Tabi teklif edilen pozisyonun durumunu da göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Küçük bir tavsiye bu ülkede hep kriz vardır ve işveren hep zor durumdadır bunu asla unutmayın.
Sonuç olarak, günlerde kısır yapmaya başlamadan, evlilik programlarının müptelası olmadan, kahvehanelerde okey oynayanların yancısı, pişti oynayanların eşi olmadan bir iş bulabildiyseniz ne mutlu size. Şimdi bu lütufa sonsuz şükrederek patronunuz için ölümüne çalışmaya, ücretsiz mesailere kalmaya hazırsınız demektir. Hadi o zaman beyaz yakalı kolay gelsin!


İLKER METİN ÖZBEK